9 Kasım 2012 Cuma

sizi sevenlere iyi bakın

Belki de hayatımızın küçücük anında bize eşlik eden insanlara gereğinden fazla anlam yüklüyoruz. Onlarla bir şeyler paylaşıyoruz. Bir şeyler öğreniyoruz. Bir şeyler  öğretiyoruz. Onları geçmişte bırakırken de yaşamımızın bir bölümü onlarda birlikte bırakıyoruz. Bir parça yalnızlığımız, hasretimiz, öfkemiz ve vazgeçilmez sırlarımız. Aslında hepsi yanımızda oldukları kadar dostlar. Hep söylerim 'ya ben çok vicdanlı ve fedakarım ya da insanlar bencillikte sınır tanımıyorlar. Ve aynı ben akıllanmamakta ısrarlıyım.
Daha lisedeyken en yakın arkadaşımın tercih yapmıcam deyip üniversiteye yerleştiğinde yaşadığım şokla insanlara olan tavrımı ortaya koymalıydım. Ondan sonra bana ne mi oldu?  Ayırdığım yepyeni bir sene dışında hiçbir şey. Onu hiç görmedim ve şimdi ondan çok daha iyi bir noktada bulunuyorum. Aslında bir teşekkürü hak ediyor. Tercih yaptığını söylememekle bana en büyük iyiliği yapmış oldu :) Anlayamadığım o zaman ne düşünüyordu. Ben hiçbir zaman üniversiteyi kazanamıcam o okucak ben okuyamıcam falan mı :) küçük beyinlisin kızım :) Neyse ne hali varsa görsün. O sene benimle bilikte şok yaşayan bir arkadaşım daha vardı. Ama onunla da o sene ayrıldık farklı dersanelere gittik. Tercihleri yapınca aradı beni işte şuraları şuraları yazdım inşallah olacakmış falan dedi. Yazdığı üniversitelerin hepsi özel ve bazı bölümler benim yazdıklarımla eş değerdeydi. Hayırlısı olsun dedim.
Telefonu kapatınca anneme anlattım 'boşver başkasını senin istediğin yer olsun da' dedi. Neyse açıklandı benim tabi istediğim yer olmuş kim ne yapmış banane ister benden yüksek olsun ister özel üniversite olsun. Neyse bunla msn de denk geldik (tabi o zaman msn moda ) Ne yaptın ne ettin oldu mu istediğin yer. Kızın o bana saydığı tercihler arasında olmayan bir şey olmuş benden ohoo çok düşük. Allah'm büyüksün dedim. Yani paranında satın alamayacağı şeyler varmış demek ki. :)
 Para hiçbir zaman hayatımın önceliği olmamıştır. Ne birini parası çok diye kıskandığım ne de parası yok diye ezdiğim olmuştur. Neyse herkes hak ettiğini yaşıyor bence.
Her zaman tek rakibi kendisi olan biri olarak, emeklerimin karşılığını hayallerim gerçekleştikçe görüyorum . Başkası inanın umrumda bile değil.
Bunları neden yazıyorum. O zaman küçük bir aptaldım, şimdi ise büyük bir aptalım. Çünkü kendi işimde gücümdeyim. Zaman zaman birilerine değer verip hayal kırıklığına uğruyorum.
Her insan değer verdiğinde karşılık bekler 'sana çok değer veriyorum' kime yeter. İnsan asıl değer gördüğünü, sevildiğini hissetmek ister. Birine sırtını dönebilmek ister.
Umarım hayatınızda içinizde en ufak bir şüphe olmadan sırtınızı dönebileceğiniz biri vardır.
Sizi sevenlere iyi bakın, sevgiyle kalın ;)

3 Eylül 2012 Pazartesi

Bir An

İrkildi bir kol dürtmesiyle.
-'Gördün mü' dedi sarışın kız
-'Kimi?'
Göz ucuyla işaret etti.
Tam karşısında oturan, teni güneşten bronzlaşmış erkeğe baktı kız.
-'Önümüzden geçti'
Fark etmemişti.
Sadece baktııııııı baktı. Her şey çok önce bitmemiş miydi? 'Tesadüfün böylesi' diye iç geçirdi ama burada olabileceğini tahmin etmeliydi.
Bir süre sonra yok oldu çocuk. Görebileceği bütün alanı taradı gözleri. İşte oradaydı. Yine karşısında, yine görüş alanında.
Bazen karanlık kapının önünde.Bazen masanın başında.
Sonra...
Birden hava değişti. Sola baktı kız. Kapıdaki, saks mavisi gömleği, siyah pantolonuyla en iyi modele taş çıkartacak uzun boylu, yakışıklı çocuğu fark etti. Yavaş yavaş geldi ve yanında ki sandalyeyi işaret ederek
-'Boş mu' diye sordu. Soruya şaşırmış olmanın verdiği acayip bir ses tonu ve çirkin yüz ifadesiyle anında 'boş'  diye yanıtladı kız. Yanına oturmasını beklemiyordu ama...
Onun şu an salonda bulunan en yakışıklı erkek olduğuna bahse girebilirdi kız. Kokusunu duymak ister gibi havayı kokladı. En az görünüşü kadar çekiciydi.
Unutturmuş muydu eskiyi?
Anlıktı belki de her şey. Karşıya baktı. Oradaydı. Bakar gibi bir hali vardı.
Ama bir an bile
Göz göze gelip gelmediklerine emin olamadı.


29 Ağustos 2012 Çarşamba

Yarım Tatil

Bayram için uzaklara kaçtım. 2hafta boyunca gezdim tozdum sevdiklerimi gördüm. Bunu da yazayım şunu da anlatayım diye kafamda kurdum, yazacağım günü hayal ettim ama bir fırsat bulup yazamadım. Mutluluk anlatacaktım bu sefer ama üşengeçlik mi diyeyim yoğunluk mu diyeyim bir türlü zaman ayıramadım yazılarıma. Blogumu da simsiyah yaptım neden bilmiyorum böyle yapasım geldi.
Karamsar bir kişilik olduğuma vermek istemiyorum bunu ama bilemedim ki...
Uzaklara dediğimde çok uzak değil Bursa'ya gittim:) Daha doğrusu gezme durağına Bursa ile başladım. Daha uzun sürsün istedim tatilim ama bu kadarı bile fazla gibiydi. Yollarda bile bol bol yazılar yazdım ama hiçbirini derleyip düzenleyemedim. Bana başka bir şey lazım bu aralar enerjimi iyice kaybetmiş durumdayım. Yani normalde aslında, kalabalıktan çıkıp sade, basit hayatıma döndüm. Gürültü ses özler oldum. Şimdi de anlatamıcam tatilimi. Yarım kalsın bu yazı böyle. Devamı borcum olsun.
Hoşça kalın sevdiklerim :)

28 Ağustos 2012 Salı

Son

Kendi masalımın baş kahramanı ben doldurdum, son satırları.
Yaşayamadığım hayallerime sakladım seni.
Sonra kaçtım uzaklara.
Bu zaten anlamsızdı sende.
Sevseydi gelirdi dedim.
Çok cevap hakkının içinden hiç cevap hakkını seçtin.
Sen başkasına giderken, sana yazdım son satırlarımı.
Artık sen yoluna ben yoluma sevgili...

kısa yazı

Aslında hayatımızın anlamı gibi görünen bir çok şeyden bir çok zaman vazgeçiyoruz.
En basitinden eski sevgililerinizi, büyük aşklarınızı düşünün. Ayrıldıktan sonra sadece ilk anda üzülüyoruz. İlk anda sızlanıyoruz. Sonra biz bize kalsak da alışıyoruz. Zaman zaman da unutuyoruz. Tekrar başlıyoruz. Tekrar çıkıyoruz korktuğumuz yola. Kim ister ki hayal kırıklığına uğramak. Herkes güvenmeyi deniyor en başta...


12 Ağustos 2012 Pazar

Pırıltımız Güneşimiz

Yağmur bulutu kararttı dünyamızı.
Işığımız, pırıltımız, güneşimiz nerede?
Neden ıslandık?
Sadece toprağa karıştı kötülükler.
Sonra baktık yedi farklı renk gökyüzünde.
Fotoğraf makinem nerede?
Ah işte güneşimiz,
Geri geldi hüzünler bittiğinde,
Yine pırıl pırıl,
Vazgeçmemiş,
Bırakmamış bizi,
Hala ışıl ışıl,
Hala bizimle...

11 Ağustos 2012 Cumartesi

1-0

Bazı insanlar hayata 1-0 yenik başlarlar.
Sadece kokusunu duydukları yemek gibidir hayat. İçlerinin gittiğiyle kalırlar.
Maratonda önünde kimse olmadığına emin olduğunda bile 1. değillerdir.
Yani hep eksiktir bir şeyler hayatlarında...
Güven...Öz güven

Belki sevgi, belki de nefret.

Ne çalışmak çaredir, ne de uykusuzluk.

Umutsuzdur artık onlar...


Bitiremedikleri şiirin ilk satırları beyinlerinde, sadece ilk notası bellidir şarkılarının,aşıktır onlar sadece ...

Devamı yoktur hayatın üç noktalar peşi sıra

peki ya kurtuluş?
1-1 olur mu hayat?

belki de
.
.
.

22 Temmuz 2012 Pazar

Hiç Adil Değilsin Hayat


Sevdiğimle arama kalın çizgiler çektin.
O giderken kalması için yalvarmama izin vermedin.
Cehenneme giden yolda ya benimleydi ya da kendisiyle,
Neden benimle kalmayı denemedi?
Oysaki
Korkak değilim ben,
Sadece susmam gerektiği yerde susarım,
Konuşmam gerektiği yerde avazım çıktığı kadar.
Zaten
Girmem kalbimle mantığım arasına.
Karar vermem gerektiğinde,
Ne aptal kalbime yenilirim,
Ne de katı mantığımı dinlerim.
Yine de hiç adil değilsin hayat.

Yeniden Başlamak

Eski defteri kapatıp yeni defterin ilk sayfasını doldurmak...
Hiç bilmediğin karanlık bir yolda doğru yolu bulma çaban kadar zor,
Sayısız hatalarınla tekrar tekrar yüzleşmek kadar güç,
Yalanlara sığınmak kadar anlamsız,
Açıkçası geçmişi unutmak, vazgeçmek imkansız.

10 Temmuz 2012 Salı

hayal


Hayalin yerini farklı yüzler aldığında anladım, 
Artık ne kilometrelerce yolun ne de sana harcadığım zamanın anlamı vardı...
Küçücük ellerim boştu, yazılarıma ayıracak cümlelerim kalmamıştı.
Ne mevsim yazdı ne de yaz olsun diye içimde istek vardı
Karamsardım hiç olmadığım kadar ama çaresiz değil 
Senden bana kalan tek şey kendi hayal kırıklığım

3 Temmuz 2012 Salı

Başka Bahar

Sevmeyi denediğiniz olmuştur
Çok sevdiğinizi sandığınız da
Gözyaşlarınız da olmuştur
Kaybettiklerinize ağladığınız da

Sevgi yetmez affetmelere
Sevgi yetmez sevmelere,
İhanetin ayırdığı insanları
Hayat getirmez bir araya,

Geri dönüşler zor,
Geri dönüşler imkansız
Vazgeçmeli alışkanlıklardan
Sevgi başkasına
Aşk başkasına

22 Haziran 2012 Cuma

Tatlı Kargaşa

Atamadığımız adımlar, sakladığımız aşklar, gizlediğimiz sırlar, yaşayamadığımız hayaller...
Cesaretine mi yoksa egona mı yenilirsin?
Hangisi hayatımızın merkezine oturan bizi yanıltan şey.
Düşünelim.
Cesaretimiz sayesinde hayatımıza dahil olanlara sarılalım mı, yoksa egomuz yüzünden kaybettiklerimize ağlayalım mı?
İkisini de yapmayıp kendimiz, sadece kendimiz ve kendi mutluluğumuz için yaşamayı öğrenelim.
Hep gülmeyelim, zaman zaman ağlayalım ki güldüğümüz günlerin kıymetini bilelim.
Kısacık hayatımız ne büyük sürprizlerle dolu. 
Bazen bir gülümseme bizi alır başka bir hayatın ortasına oturtur, bazense yerin dibine sokar.
Yer-Zaman-Durum
Cesaretine de egona da yenilme ya da mutlu olacağına eminsen her ikisine de yenil.
Birini mi seviyorsun git söyle. Zaten kaybedeceğin bir şey yok. Bu hayat senin hayatın ve tahmin ettiğinden daha kısa. Birini boşuna bekleyerek saçını beyazlatmana ne gerek. Belki de 1saniyeni bile hak etmeyen biri.
Birine mi kızdın arkasından çekiştireceğine git söyle. Bağırıp çağırmana gerek yok. İnsan gibi anlat belki de çözülmeyecek bir şey değildir.
Birinden nefret mi ediyorsun onu söyleme. At içine, uzaklaş. Karşında ki de insan. Unutma sevdiğimiz kadar sevmediğimiz, sevenimiz kadar sevmeyenimiz de olabilir.
.
.
.
yani sen kendin için, mutlu olmak için yaşa ama kimseyi de yorma.