29 Mart 2012 Perşembe

o an bu an değil

Bazen haklıyken haksız duruma düşürür insanı, yaşadıkları. Kendini birilerinden özür dilerken buluverirsin. Oyuna gelmişsindir. Ama henüz kazanan belli değil. Unutma, intikam soğuk yenen bir yemektir!

son

Sahip çıktıkların ve sana sahip çıkanlar arasında kalınır her zaman. Soru işaretleri vardır ünlemlerden arınmış cümlelerde. Ve son vardır, en planlamadığın yerde...

26 Mart 2012 Pazartesi

En Büyük Hayal Kırıklığım

Benim başıma böyle bir şey gelmez dememek lazım hiçbir zaman. Ben aşka bile inanmayan biriydim. Hayat beni en tuhaf olanıyla sınıyor. Hakkında duyduklarıma bakarak birine ilgi duymaya başladım. Resmini bile görmemiştim. Ama onunla karşılaşmak için yollar aramaya başladım. İlk kez karşılaştığımızda aslında o olduğunu bilmeden ona bakıyormuşum. Kardeşim dedi 'gördün mü?' 'yoo' dedim 'tam arkanda' dedi. Bir baktım o :)
Bahsettiğim kişi ünlü bir sporcu. Tabi sonra bir güzel araştırdım ama araştırmam benim için iyi değil kötü oldu. Daha da bir saplantı yapar oldum. Tanışmak için gitmesi ihtimal bir çok yere gittim ama hiç birine gelmedi. En kolayı faceten eklemekti. Ama arada kardeşim olunca o kadar kolay değildi. Hem onu arada bırakmak istemedim, hem de bir kızın erkeğin peşinden gitmesi fikri kulağa hoş gelmiyordu.
En son Türkiye şampiyonasına gittim tanışırız diye ama şanssızlık işte kulübünü değiştirmiş giderken bizimle gelmedi. Orada da farklı otellerde kaldık. Kendimi ne kadar cesaretlendirsem de onunla tanışmaya gidemedim bir türlü. Zaten aksilik ya gitmeden biraz kuru soğuk yemiştim yüzümde yaralar çıktı. Bana sorsanız o halimle bile iyiydim. Ama kendini beğenmişlik yapmayayım :) O 1. oldu. Bütün maçlarını en önden izledim ve beni hiç fark etmedi. Sonra zaten döndüm İzmir'e. O da milli takım kampına gitti. Ben saplantılı ya hep onu takip ediyorum. En son da uluslararası maça. Orada da 3. oldu. Yok dedim bu sefer dayanamıcam mesaj atıcam. Fırsattan istifade tebrik etmek için mesaj attım.
1 sene boyunca kendi kendime çırpınıp durmamdan sonra ilk kez dün gece onunla konuştum.
Sakatlandın mı, iyi misin, diye sormadan tanışalım deyiverdim. Çünkü artık öyle bir şey olmuştu ki gitsin bende kalmasın istiyordum. İçim ona hissettiğim ne olduğu belirsiz şeylerle tıklım tıklımdı. Ne derse üzülmeyecektim. Sanırım kibarca da reddedildim. 'Kız arkadaşım var seninle görüşmem doğru olmaz' dedi. Ben hızımı almışım durur muyum ısrarı mı da yaptım. Ama maalesef olmadı. Üzülmeyecektim ya yalan, öyle çok üzüldüm ki. Midem ağıdı. Uykum kaçtı.
Hafifledim mi ondan bile emin değilim. Hani belki kafasını karıştırırım diye düşünmüştüm onu da başaramadım.
Şansız mıyım, kadersiz miyim bilmiyorum ama mutsuz olduğuma eminim.
Yanıbaşımızda yüzünü görmeye  tahammül edemediğimiz ve çok uzakta olduğu için özlemini kalbimize sığdıramadığımız birileri vardır. Yani anlar vardır hayatın adil olmadığını düşündüğümüz.

24 Mart 2012 Cumartesi

Yakında Görüşüyoruz...

Biraz zaman oldu bloguma uğrayamıyorum. Keyifle blogları gezip arkadaşlarımın güzel yazılarını okuyamıyorum. Hem yoğunum hem de bilgisayarım sorunlu azıcık. Elime alıyorum sinir olup bırakıyorum. Oysa ki yalnız aşk serimi yazmak için can atıyorum. Neyse umarım bir format attırıp kurtulur, en kısa zamanda aranıza geri dönerim.
Sevgiyle hoşça kalın canlarım :)

18 Mart 2012 Pazar

Hayali Yolculuk

Sevgili blog arkadaşım mor balık beni mimlemiş. Teşekkür ederim mor balık :) Sorunu büyük bir zevkle cevaplıyorum.
Bir tur düzenliyorum ve sizi en çok gitmek istediğim yere götürüyorum.
Nereye mi?
        Tabi ki de Alaskayaaaa :)
                 
ABD nin yüz ölçümü en büyük, nüfusu en az olan eyaletidir. 
               6 ay gündüz 6 ay gece
Bu yüzden ilgimi daha da çok çekiyor. Orada bir süre de olsun yaşamak için can atıyorum.
    Dehşet soğuk olduğundan da haberim var.
                                                                 Balık tutabilirim :)
Gemi yolculuğunun büyük bir hayalim olduğunu söylemiş miydim?
İlerde size bundan bahsederim :)
Gemiyle uzun yolculuk...
İstikamet Alaskaaaaaaaaaaaaa :)

İnşallah bir gün kocamın koluna girer, şu gemiye biner bir tur yaparız tabi turun içinde Alaska da olur.
Ahh inşallah :))))
Heyecanlandım. Hayal kurmak ne güzel, bir de gerçekleşse değmeyin keyfime :)
Siz de en çok gitmek istediğiniz yeri bizimle paylaşır mısınız?
        Boncuk
              Canan Acar
                    Uçamayan Cadı

Sessiz Sevgim

Elimi tutman bu kadar da mı zordu?
Gözlerimi de mi fark etmedin?
Peki ya sana anlattıklarını?
Hiç mi ilgini çekmedi sessizliğim?
Sen nerelerdeydin söylesene,
Ben sana bakarken nerelerdeydin?
Bana baktığını düşündüğüm gözlerin,
Griliğin arkasında ne görüyordu?
Başka bir yüz, başka bir gülüş,
Kalbimden başka her şey...

Kilometrelerce yolu kimin için geldim?
Senin için.
Beni fark etmeyen gözlerin,
Beni sevmeyen kalbin için.
Sadece 1 saniye göz göze gelebilmek için.

Tam karşındaydım SEVDİĞİM.
Ahh ne dualar etmiştim.
Beni gör ,sevgimi hisset diye.
Kimse çaresizliğimi görsün istemedim.
Sessizdi o yüzden çığlıklarım.
Tek istediğim sendin.
Senin sevgin, senin kalbin.
Başkasından bana ne.

Yeni bir başlangıç yap diyorlar.
Nasıl?
Hem bu neye yarar ki,
Sen olmadıktan sonra...

12 Mart 2012 Pazartesi

Yalnız Aşk 4

Her gün doğumuyla başlar umutlar. Hayata dair yeni bekleyişler devam eder gün boyu. Akşam olunca bazen hiçle bakarsın gün batımına, bazen de hayal ettiğin mutluluklarla. İşte asıl o anlarda yaşadığını anlarsın.
En son anneyle tanışma kısmında kalmıştık. Anne bizim kızı pek bi sevmiş kızım demiş, canım demiş, oğlumu bırakma demiş. Yaaa...
Daha sonra bu kısma geri döneceğim.
Elinde notları yanıma geldi. 'Ben de ders çalışıçam' dedi. Sevindim, doğrusu bunu çok sık yapmazdı.
Ama tabi...
'Bu hafta sonu da gidecek olamazsın' dedim. 1 gün gitçem, 1 gün gitmicem dedi. 'Yapma be canım bu hafta bari gitme bak sınavların var dersin kalmasın' dedim. 'Başladım işte çalışmaya hem yeter o zamana kadar zaten notlarımı da yanıma alırım giderken, gelirken okurum sonuçta 1 buçuk saatlik yol. Hem canım sıkılmaz' dedi.

Cuma akşamı hazırlık yaptı. Cumartesi sabahı elinde notlar gitti. Her zaman ki gibi alt geçitten geçince mesaj attı.
Gezmişler bir güzel 'çok eğlendim' dedi fıstığım. Ağzı yine kulağındaydı. Mutluluğu yüzünden olduğu gibi okunuyordu.
Cumartesi akşamı baktım yine hazırlanıyor. Hani gitmiyordun dedim.
'Kıyamıyorum yalnız kalmasın.' dedi.
'E sınavlar ne olacak?'
'Çalışıyorum yolda.'
Anlıycağınız sınavları da umursamadı.
Hayatında sadece SEVDİĞİ vardı.
Gerisi hikaye.

Sevmek gibisi yoktur. Oysaki çoğu zaman değmez sevdiğimize. Geriye ya gözümüzde bir damla yaş ya da kalbimizde bir parça hasret kalır. Hasret yerine içini acı kaplayanlar da vardır. Onlar için katlanmak yepyeni bir başlangıçtır. Eğer değseydi sevdiğine, başkaydı her şey. Bakışı başkaydı. Kalbi başkaydı. Sevmek başkalaştırır insanları. Çaresizlik sarar dört bir yanını ve son darbe yalnızlıktır. İşte en çok o yakar canımızı...

10 Mart 2012 Cumartesi

Sakar Şirinin Hatırası :)

Üniversite hazırlıktaydım. Yurtta kalıyordum. Bir gün evden dönerken annem bizim kızlar seviyor diye o güzelim poğaçalarından ( tam tamına 3tepsi ) yapmıştı. Öğlen gibi yurttaydım. Odada sadece canım arkadaşım M vardı. ( hala sıkı fıkıyız kendisiyle:) ) Beni beklerken kantinden meyve suyu almış. Gidince hemen yemeğe koyulduk. Bir güzel karnımızı doyurduktan sonra M her zaman ki gibi meyve suyu kutusunu yere koydu ve patlattı. Bende aynen yere koydum ve olanca kuvvetimle bastım. Tabi o patlattı diye ben hemen yere koymuştum ya meğer benimki daha bitmemiş. İçinde kalan bütün meyve suları oda arkadaşımız D'nin beyaz pikesinin üstüne sıçramasın mı!  'Eyvah!' Pike beyaz onu geçtim kız titiz. M 'çekil sen' dedi. Bende onu dinleyip yatağıma çıktım. O da ıslak mendili alıp bütün yatağı sildi:))
Bu olay aklımıza gelince ya da birine anlatınca direk 'neden sen silmedin' diyorlar. 'Bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum:)  O bana çekil dedi. Bende bir güzel çekilip onu silerken izledim. Ona da 'neden sen sildin' diyorlar o da bilmiyorum diyor :)

Neyse devamını anlatayım. Sonra biz yatağın karşısına geçtik, baktık bir güzel, olmuş.
M : 'Ben olsam hayatta fark etmem.'
ben:  'D kesin fark eder.'
M:' Sanmam ya.'
Kendisinden o kadar emindi ki :) Sonra ben okula gittim. Mesaj.
D odaya girer girmez yatağı görüp yatağıma ne oldu diye basmış çığlığı :)
'Lil, D bana yatağı sordu bilmiyorum dedim. Alsında herkese sordu bir de Lil'e sorayım dedi. Ben de o da bilmez dedim. Aman a bişi belli etme.'
 M ne kadar panikse bende bir o kadar rahatım sanki yatağı meyve suyu yapan ben değilim :)
Yurda geldim tabi D beni hemen tuttu. Ben gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Sen bir şey biliyor musun?' dedi. Bende 'yoo' dedim. Gülmemi öyle zor bastırıyodum ki. Tabi dönüp ay canım çok kötü olmuş falan demem lazım. M de bana destek olcak ya 'ben demedim mi o da bilmez.' diye araya girdi.
Ben hemen döndüm yatağıma. Bir baktım benim yatakta leke var. (gerçi onunkinin yanında buna leke bile denmezdi:) ) Ben tabi şok 'aaa bu ne?' demiş olucam ki. D yanıma geldi 'off ya kesin dışardan birileri geldi ne istiyorlar ki bizden' dedi. 'Aman Lil sen sus' dedim içimden. Ona da 'aman boşver yıkatırız'  dedim. Tabi olayı tek bilmeyen D. Odadaki kızlar 'işte etme bulma dünyası' deyip kahkahayı bastılar :)) D hiçbir şey anlamadı.
Üzerinden seneler geçti biz hala hatırlayıp gülüyoruz. O ise hala bilmiyor yatağını bu sakar şirinin mahvettiğini :)

8 Mart 2012 Perşembe

Bir Kaç Satır Da Kardeşe :)

PRENSESİM BENİM
Ömür boyu aynı evi paylaşamayacağımızı bildiğim halde yokluğuna alışamadığım, sevmeye doyamadığım, sevmekten bir an olsun vazgeçemediğim, tek gerçeğim.
En iyi arkadaşım, dostum ,kardeşim.
HER ŞEYİM.
Benim prensesim.
Biliyorum bir gün bir prense kendi ellerimle teslim edeceğim seni. Sessizce gitmene izin vereceğim evimizden. Ama bu hiç bir zaman kalbimden gittiğin anlamına gelmeyecek. Gittiğinde daha da artacak bendeki yerin, bir parçada acı dolduracak içimi.

Yokluğunda nasıl yaşayacağımı tecrübe ettiğim şu zamanlarda daha da çok sevdim seni. Sanki ilk kez ayrılmışız gibi hissettim. Oysaki kaç kez yaşadık bunu. Ama doğrusu bayadır bu kadar uzun olmamıştı. 1hafta 2hafta...
1ay uzun, gerçekten çook uzun :(
Ama,
Kalbim, tüm iyi dileklerim ve senin için kurduğum bütün hayallerimle birlikte seninle.
Yerin dolmaz bir tanem hem nasıl dolsun ki sen teksin.
Bu hayatı sevmemin en büyük nedeni. 
Canımdan öte cansın KARDEŞİM.

7 Mart 2012 Çarşamba

Yalnız Aşk 3

26 Mart...
'Lil' dedi. 'Ben sabah erken kalkıcam ama seni rahatsız etmem.' Tamam demek üzereydim sonra şaşırdım. Zaten 6da kalkmıyor muydu bu kız tam olarak bu saatin ne kadar erken olacağını bilmek istedim.
Duyunca nasıl bir tepki verdiysem fıstığımın yüzü allak bullak olmuştu. Söylediğine göre az kalsın gözlerim yuvalarından çıkacakmış.
-'Neeeeeee? 4buçuk mu? Sen delirmiş olmalısın.'
Bunu yapmasının anlamsız olduğunu defalarca söylemiştim. Hele bu sefer ki tam saçmalıktı. Ne desem fikrinden dönmeyeceğini ve beni asla dinlemeyeceğini bildiğim halde onu vazgeçirmeye çalıştım. Başarısızdım. Zaten söz verdiği zamanlarda bile kendi bildiğini okurdu.(Bu konuda değiştiği pekte söylenemez ya neyse!)
Nedense yine de beni ikna etmeye çalışıyordu.

-'Annesiyle tanışçam düşünsene, sen inanmıyorsun ama beni seviyor yoksa neden bu kadar ısrar etsin.' Evet baştan hayır diyebilmişti ve büyük bir ısrarla karşılaşmıştı. Buna şaşırmadım desem yalan olur. Tabi ki ısrarları sonunda eveti kapmıştı. Kafam karışmıştı. Acaba ben inanmak mı istemiyordum. Ama bu tanımadığım kişiye karşı içimde dinmek bilmeyen bir huzursuzluk vardı.
-'Nasıl heyecanlıyım bilemezsin annesiyle tanışıcam. Beni sever mi, ne dersin? Ben onu sevdim bile çünkü onun annesi. Sence ona nasıl hitap etmeliyim? Teyze? Ya da sadece siz?'
.
.
.
4buçukta kalktı.Saçlarını yıkadı. Köpükledi. Kuruttu.(Bu işlemi akşamdan yapmasını söylediğimde, her defasında bozulmasını istemediğini, hem bu şekilde buklelerinin çok daha güzel olduğunu söyledi.) Perçemlerini düzleştiriciyle düzleştirdi. Siyah göz kalemini sürdü. Rimelini de.(Her hafta sonu olduğu gibi.)
Aah canım benim öyle güzel olmuştu ki.
Heyecanı taze ve saftı. Karşısındaki kişinin de aynı duyguları hissetmesini dilemekten başka ne yapılabilirdi ki.
Gülümsedim.

Gözü kapalı güvenmeyi her şeyden çok isteriz. Bir hayat geçip giderken önümüzden yepyeni hayatlar merhaba der bize.
O hayatların neler getireceğini ise asla bilemeyiz.

5 Mart 2012 Pazartesi

Anı Yaşamalı

                Hayat Aşktan Geçer

                   
 Radyoda dinledim dilime dolandı bu şarkı.
Şu zamanlarda eski dostumun hikayesini yazarken hayatın aşktan geçtiğini düşünmek ne kadar da zor.
Dolambaçlı yolların, kuytu köşelerin, karanlık sokakların masalı AŞK.
Hangi semte ne zaman uğrayacağını bize söyler mi?
Onu nasıl tanırız, aynı dili konuşur muyuz?Selamlaşır mıyız?
Ahh amacımız nedir aslında? 
Sevgi mi Aşk mı karmaşasına dalar mıyız?
Dalmamalıyız!
Mutlu olmak için anı yaşamalı...




4 Mart 2012 Pazar

Yalnız Aşk 2

Hafta içi biraz problemliydi. Ne zaman arar acaba? Duşa şimdi mi girsem? Yemeğe gitsem mi ama ya o zaman ararsa? Konuşamazsam? Dur bekleyeyim biraz daha. Ay ne yapsam acaba?
Bir hafta ve süre gelen bütün haftalar boyunca benzer sorular.
Cuma olması iple çekilirdi. O zaman da ayrı bir telaş 'Ne giysem? Saçımı nasıl yapsam? Peki ya makyajım?'
Aşkla sabırsızca beklenen hafta sonları ve her hafta sonu sevdiğine koşuşları...
Şubatta başlamıştı bu serüven İzmir'de.

 Aaah fıstığım ne şubatın o kuru soğuğuna, ne de temmuzun o kavurucu sıcağına aldırmıştı.
Yine bir akşam telefonla konuştu. Çok hastaymış, bizimkinin de dakikasına beti benzi attı. Eminim o an, ondan çok daha hastaydı. 'İlaç götürmeliyim ama yasak' dedi çaresizce. Sevgisinden sürekli şüphelendiğim o çocuk beni zerre kadar ilgilendirmese de, arkadaşımın üzülmesine nasıl izin verirdim. Çeşit türlü kavanoz, kutu aklınıza gelebilecek, içine ilaç konulacak, her türlü şeyi düşündük,denedik. Tabi nasıl içeri sokulabilir o da ayrı bir dertti.
En sonunda bulduk bir yolunu. Çantasına erkeklerin karıştırmamasını sağlamak için bayanların ihtiyacı bir kaç bir şey attık. Küçücük kavanozumuzu da çantanın kuytu köşesine sakladık. Yani bütün riskleri aldı yeter ki iyileşsin. 
Ama bilemedi. 
Aslında en büyük risk bu aşkın ta kendisiydi...

3 Mart 2012 Cumartesi

Yalnız Aşk 1

Sabahın 6 sında kalkışlarını hatırlıyorum biriciğimin. Her gitme dediğimde 'ama o orada yalnız' deyişlerini. Nasıl unuturum ki. İnsanın dostum dediği kaç kişi vardır. Kaç kişi vardır hiç korkmadan her şeyini paylaşabildiği, ona ondan çok üzülebildiği, kendinden çok düşünebildiği. 'ÇOK AZ'
Bazen mesafeler girer aramıza ama hep kalbimdedir fıstığım. Bir kaç gün önce bana geldiğinde bahsettik yaşadıklarından. Sonra, 'ben bunları yazsam belki birileri okur gözünü açar' dedim. O da 'neden yazmıyorsun ki' dedi.

Zaman geçtikçe gülerek anımsadığımız fakat o zamanlar can yakan bu olayı okurken bakalım siz neler hissedeceksiniz ?
'Neden ben seni hiç dinlemedim' dedi suratını buruşturarak. İnsan aşık olunca gözü ne görürdü ki?
Zaten dostlar da tam onun gözünün kör olduğu yerler için değil midir?
Ama ne yazık ki onun beni dinlemesi ihtimal dahilinde değildi.
Bizim için macera sabahın ilk saatlerinde başlardı. O gittiğinde gözüm telefonda bekler, onun karanlık alt geçitten 'sağ salim geçtim ' mesajıyla rahatlar ancak o zaman uykuma devam edebilirdim.