Bir hafta ve süre gelen bütün haftalar boyunca benzer sorular.
Cuma olması iple çekilirdi. O zaman da ayrı bir telaş 'Ne giysem? Saçımı nasıl yapsam? Peki ya makyajım?'
Aşkla sabırsızca beklenen hafta sonları ve her hafta sonu sevdiğine koşuşları...
Şubatta başlamıştı bu serüven İzmir'de.
Aaah fıstığım ne şubatın o kuru soğuğuna, ne de temmuzun o kavurucu sıcağına aldırmıştı.
Yine bir akşam telefonla konuştu. Çok hastaymış, bizimkinin de dakikasına beti benzi attı. Eminim o an, ondan çok daha hastaydı. 'İlaç götürmeliyim ama yasak' dedi çaresizce. Sevgisinden sürekli şüphelendiğim o çocuk beni zerre kadar ilgilendirmese de, arkadaşımın üzülmesine nasıl izin verirdim. Çeşit türlü kavanoz, kutu aklınıza gelebilecek, içine ilaç konulacak, her türlü şeyi düşündük,denedik. Tabi nasıl içeri sokulabilir o da ayrı bir dertti.
En sonunda bulduk bir yolunu. Çantasına erkeklerin karıştırmamasını sağlamak için bayanların ihtiyacı bir kaç bir şey attık. Küçücük kavanozumuzu da çantanın kuytu köşesine sakladık. Yani bütün riskleri aldı yeter ki iyileşsin.
Ama bilemedi.
Aslında en büyük risk bu aşkın ta kendisiydi...
Böyle masum sevgi kaldı mı ?
YanıtlaSilevet böyle masum sevgi vardı. yazdıklarım gerçek ama kaldı mı orası tartışılır...
YanıtlaSilUmarım bir yerlerde bizleri bekliyordur...
Silumarım...
YanıtlaSil